Trt Belgesel’de yayınlanan Temizlik Hastaları* programını izliyorum denk geldikçe. Bir grup OKB’li gönüllü bir nevi hayır işi yapıyor. Resmen takıntılarını faydalı bir şeye dönüştürüyor insanlar. Çoğunluğu istifçi diye tabir edilen, bizim buralarda evini pislik götürüyor diye palas pandıras tarif edebileceğimiz insanlara evlerini toplayıp temizlemelerinde yardım ediyorlar. Tabii yardım talep edenlere.
OKB nedir diyebilirsiniz.
Türkiye Psikiyatri Derneği Anksiyete Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi** OKB yani obsesif kompulsif bozukluğu şöyle açıklamış:
“ OKB, obsesyon adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan bir ruhsal hastalıktır.
Obsesyon; kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler, kişi tarafından mantıkdışı olarak değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yani anksiyeteye neden olurlar.
Kompulsiyon; obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir. ”
OKB nedir, nasıl bir şeydir ilk ne zaman öğrendim hatırlamıyorum. Ama öğrendiğimde kendime şöyle bir bakıp irkilmiştim. Aslında ben obsesif sayılmam. Pek sayılmam. (Tamam, el yıkama işini abartıyor olabilirim. Evin düzeni konusunda biraz hassasım da.) Fakat eğilim gösteriyorum. Net. 🙂
İstifçilik ise tıp literatürüne geçmiş bir hastalık.
“Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre yaklaşık bir milyon kişide hafif veya ağır belirtilerle bu hastalık görülüyor. İngilizce com-pulsive hoarding’ de denilen bu hastalık işe yarar veya yaramaz her türlü eşyayı biriktirmekle başlıyor. ‘Aman atmayalım bir gün lazım olur’ diyerek başlayan bu rahatsızlık, zamanla sokak hayvanı besleyen ve ufak çöp dağlarının bulunduğu evlere dönüşüyor.”***
Temizlik takıntımı çok iyi bilen annem için benim böyle programlar izlemem son derece sakıncalı. Beni daha da beter yapacağı konusunda endişeleri var ve ben bunların farkındayım. Ama aslında durum hiç de zannettiği gibi değil.
Program, kendimden ve dağınık gördüğüm yeri toplama takıntımdan tırstığım zamanlarda bana çok iyi geliyor diyebilirim. Klasik “Benden kötüleri hatta çok çok daha kötüleri varmış” rahatlığı işte. İçinde eşyalar yüzünden hareket edecek yer kalmamış, yıllardır doğru düzgün temizlenmemiş evlere ilk girdiklerinde ev sahibinin yanında aşırı tepki vermemek için ciddi gayret gösteriyor, bizimkiler. Zira dışarıda, yalnız kaldıkları anda kameraya dönüp o zamana dek gördükleri en berbat şeyi tarif etmeye çalıştıklarını gözlerinden anlıyorsunuz. Onlar için sinir bozucu, farkındayım, fakat benim için eğlenceli oluyor oturduğum yerden o hâllerini izlemek. Hele yıllarca biriktirdiği eşyaları bir türlü atmak istemeyen ev sahipleri ile tartışmaları yok mu! (Aslında bazen ev sahiplerine hak veriyorum. Çünkü bu OKB’liler dağınıklığı görünce çıldırıyorlar ve ellerine geçen her şeyi atmak istiyorlar!! )
Programda gönüllü olarak yer alan OKB’lilerin arasında öyle ciddi vakalar var ki, sık sık, Allah bu insanların yardımcısı olsun demekten kendimi alamıyorum. İçlerinden bir kadın, yıllardır dışarıda bir şey içmemiş, kuaföre gitmemiş. Onu, sınırlarını biraz olsun genişletebilsin diye bir bara götürdüler. Bardağını iyice inceledikten sonra birkaç yudum bir şey içebildi. Aynı kadının halka açık bir havuza dehşetle baktığını görmüştüm (Havuz konusunda haklı olabilir). Bir başkası, günde iki şişe çamaşır suyu bitiriyormuş!! Her sabah beşte kalkıp toz almaya başlayan bile vardı!!! Ama kadın bunu ailesiyle geçireceği vakitten çalmamak için yaptığını söylediğinde takdir ettim doğrusu. Kadın takıntısıyla yaşamayı gerçekten öğrenmiş.
Ekibimiz, kimi zaman ellerinde ölçüm cihazıyla halka açık yerleri ziyaret ediyorlar. İnsanların sürekli dokunduğu bir post cihazının üzerinde, bir ayakkabı mağazasında kim bilir kaç kişinin giyip çıkardığı bir ayakkabının içinde ya da bir barda içki içtikleri bir bardağın ağız kısmında ne kadar mikrop olduğunu ölçüp iyice çileden çıkıyorlar. Bilemiyorum. Bence her şeyi bilmek insanı gereğinden fazla yıpratan bir durum. Yani ben olsam yapmazdım.
Peki, insanı haline şükrettirmesi dışında nedir bu programı izlenesi kılan? Mesela beni çok acayip heyecanlandırıyor. Şevke geliyorum. Yaşadığım evi baştan ayağa temizlemek, bütün o çer çöpten arındırmak istiyorum. İstifçi bizim için biraz ağır kaçar, biz ailecek atmayıp da saklayanlardanız. Ve bu huyumuz bir süre sonra evin içinde sürüyle gereksiz şeyin birikmesine sebep oldu. Önceden de rahatsız oluyordum ama ekranda o temizlik hastası çılgınların evlerden koli koli fazlalık attığını gördükçe rahatsızlığım ayyuka çıktı. Baktım, ben de bir mutlu oluyorum rahatlıyorum. Öyleyse neden olmasın dedim kendi kendime. Başlangıç için, ilk deneme için, test sürüşü için bizim ev ideal. Daha iyisini mi bulacağım dedim. İnanır mısınız, karar vermemle toplamda elde edebileceğim maksimum rahatlığın %70’ine ulaşmam bir oldu. Ama hâlâ %70’teyim. Henüz %100’e ulaşamadım. :)))
Ayrıntılı bilgi için
*http://www.trt.net.tr/televizyon/detay.aspx?pid=41938
**http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23
***http://www.e-psikiyatri.com/at-gitsin-allah-askina-43058
Başkaları da okumasın mı yani?